Yağmur suyu toplama sistemleri, günümüzde dünyanın birçok ülkesinde uygulanıyor olmasına rağmen su sıkıntısı çeken ülkeler kategorisinde yer alan ülkemizde, bu konu ile ilgili gelişmelerin henüz yeterli olduğu söylenemez.
Geleneksel yapılarımızda yağış sularının uygun mevsimlerde toplanıp, gereksinim duyulduğu zamanlarda kullanılması gibi çözümlerin yaygın olarak uygulanmış olduğu bilinmektedir.
Tarihi yapıların çevresinde mutlaka su kuyuları bulunmaktadır.
Geleneksel konutlarda da su kuyularının yanında yağmur suyunu toplama amaçlı sarnıç kullanımı oldukça yaygındır.
Dünyanın ve ülkemizin son yıllarda sıkça karşılaştığı susuzluk sorunu yapılarımızdaki bu geleneksel uygulamaların yeniden gündeme getirilmesini kaçınılmaz kılmaktadır.
Günümüzde özellikle, önemli miktarlara ulaşan sulama suyu ihtiyacı için genellikle içilebilir şebeke sularının kullanılması, hem çevresel hem de ekonomik açıdan önemli bir kayıptır.
Bunun için bazı toplu konut alanlarında, atık suların dönüştürülerek yeniden kullanılma çabaları olsa da, bunlar henüz çok yetersizdir. Oysa diğer su etkin uygulamalarla birlikte, yağış bakımından uygun bölgelerde yağmur suyu toplama sistemlerinin kullanılmasıyla çok yönlü yararlar sağlanacağı açıktır.
Özellikle hava limanlarında, askerî bölgelerde, stadyumlarda, turistik tesislerde ve çatı alanı yeterince büyük olan binalarda yağmur sularının toplanarak, basit arıtma işlemlerinden geçirilip kullanıma sunulması binalarda su korunumu için alınabilecek önemli bir önlemdir.
Genelde yağmur suyunun yarısı buharlaşırken, diğer yarısı ya yeraltı sularına ya da ırmaklara karışır.
Yerleşimlerde yağmur suyunu evsel kullanımlarla değerlendirmek, yağmur suyu hacminin ve dolayısıyla taşıyacağı risk ve dezavantajının yaklaşık %30 dolaylarında azaltılmasını mümkün kılmaktadır.
Bu suların Avrupa ülkelerinde kullanımı, AB 76/160/EEC sayılı Yüzme Suyu Yönetmeliği'nin hükümlerine uygun olarak gerçekleştirilmektedir.
Bu sular yeşil alanların sulanmasında, tuvaletlerde, araba yıkanması gibi birçok amaç için kullanılabilir.
Tanklarda toplanan yağmur sularının kalitesinin iyi olması için sağlanması gereken ön şart, teknik standartlara uymaktır. Tankların tasarımı ve yapısındaki hatalar, yağmur sularının kendine has bir koku ile anlaşılabilen düşük kalitede olmasına neden olmaktadır.
Bir diğer önemli konu da yağmur suyu dağıtım hatlarının etiketlenmeleri ve dolayısıyla halkın bilgilendirilmesi çok önemlidir.
Türkiye'deki yağmur rejimi toplama sistemleri için uygundur.
Özellikle dağlık olan kıyı bölgelerinde yağış boldur (1.000–2.500 mm/yıl). Kıyılardan iç bölgelere gidildikçe yağış azalır.
Konya Meram ilçesinde yapılan bir çalışmada, 4 kişilik bir ailenin kullandığı, 200 m2 su tutma alanı ve 100 m2 suyu az kullanan bitkilerin ekildiği bahçesi olan bir konutun su ihtiyacı hesaplanmıştır. 20 - 25 tonluk depolama tankı kullanılarak Eylül ve Ekim ayları haricindeki diğer 10 ayda tamamen yağmur suları ile ailenin su ihtiyacı karşılanabilmektedir.
Günümüzde özellikle, önemli miktarlara ulaşan sulama suyu ihtiyacı için genellikle içilebilir şebeke sularının kullanılması, hem çevresel hem de ekonomik açıdan önemli bir kayıptır. Bunun için bazı toplu konut alanlarında, atık suların dönüştürülerek yeniden kullanılma çabaları olsa da, bunlar henüz çok yetersizdir.
Diğer su etkin uygulamalarla birlikte, yağış bakımından uygun bölgelerde yağmur suyu toplama sistemlerinin kullanılmasıyla çok yönlü yararlar sağlanacağı açıktır.
Geleneksel sulama yöntemlerinin yerine Su Hasat Yöntemleri artık günümüzde tercih edilmektedir. Bu yöntemler yağış sularını toprağa girmeden yüzeysel akış veya taşkın formunda toplamayı esas alır.
Su hasadı yapıları, yetersiz yağış ve bu yağışın düzensiz dağılımı nedeniyle su eksikliğinin yaygın olduğu kurak ve yarı kurak alanlarda ürün alamama riskini düşürerek ve ürün artışını sağlayarak işlenebilir alanların üretkenliğini artırma potansiyeline sahiptirler. Ayrıca yağmurun düştüğü yerde tutulması ve toprak profilinde depolanması şeklinde de su hasadı teknikleri uygulanmaktadır.
Su hasadı teknikleri, toprak erozyonu ve sedimentasyonu azaltma ve toprakta su depolanmasını ve toprak verimliliğini artırma aracı olarak uzun zamanlardır kullanılmaktadır.
Su hasadı teknikleri işlenen tarım alanlarında uygulanırken su hasadı yapıları doğal ve ormanlık alanlardan gelen yüzey akışının depolanması ve tarım alanlarında kullanılması şeklinde uygulandığı gibi topografik yapının ve yerleşim yerlerinin uygunluğu çerçevesinde çeşitli açık kanal yapıları ile gölet, lagün gibi rekreasyon alanlarının oluşturulmasında da başarılı bir şekilde kullanılabilir. Böylelikle bölgesel anlamda su tüketiminden büyük oranda tasarruf edilmiş olunur.
Su hasadı teknikleri 4 grup altında incelenmektedir:
Su hasadının yapılması düşünülen arazide iklim - toprak - arazi örtüsü ve alan kullanım amaçları dikkate alınarak bir peyzaj planlaması gerekmektedir.
Peyzaj tasarımında ilk dikkate alınması gereken doğal tür kullanımıdır.
Bunun yanında özellikle su sorunu olan bölgelerde kuraklığa dayanıklı veya az sulamayı gerektiren türler seçilmelidir.